Wikipedia

Arama sonuçları

11 Ağustos 2014 Pazartesi

Bumerang - Yazarkafe

10 Ağustos 2014 Pazar

Bumerang - Yazarkafe
Bumerang - Yazarkafe
Bumerang - Yazarkafe

9 Ağustos 2014 Cumartesi

     


         Hukuk neden önemlidir sizce ? Peki ya adalet ? Ya da tabloya genel olarak bakıldığında  ‘olan’dan kaçımız mutluyuzdur ? Hiç düşündünüz mü herkesin kendi hukuku kendi adaleti vardır aslında. Belki vicdan deriz buna belki empati belki de prensip.Her kime sorsanız o konunun aslında daha iyi olabilecek bir yanı vardır. Olması gerekeni düşünür ve ona inanırlar. 
quanon
Peki, hukukun ne olduğunu tanımlamaya çalışırsak. Var mıdır hukukun net bir tanımı ? Sorması gayet basit  fakat cevaplaması çok zor bir sorudur. Kısa bir süre bile olsa hukuk eğitimi almış kişinin ilk başta vereceği cevap şu olacaktır : “Hukuk, toplum yaşamını düzenlemek için, uygulanması devlet tarafından yaptırıma bağlanmış kurallar bütünüdür.” Hukuk kuralları, kişilerin gerek şahıslarla gerek toplumla olan ilişkilerini düzenlerken, bunların birbirlerine karşı sahip olacakları hakların ve üstlenecekleri yükümlülüklerin neler olacağını da belirler. Bu kurallar vasıtasıyla hukuk, toplumda barışı, hukuki güvenliği ve toplumda adaleti sağlar.Şüphesiz, bu sorulara verilen onlarca farklı cevap oldu ve bu sorular hâlâ hukukun işleyişi üstüne kafa yoran insanların gündeminde.
Hukuk kelimesi Arapça “hak” kökünden gelir ve hak kelimesinin çoğulu olarak bilinmektedir (galat-ı meşhur). Arapçada “hak” kelimesinin çoğulu “ah’kak”tır. Türk Dil Kurumu’na göre hukuk kelimesi, “Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünüdür”. Bunun dışında hukukun “haklar” anlamı da vardır. Mecazi anlamda ise, ahbaplık, dostluk anlamında da kullanılır.
Doğumundan ölümüne her insan her kuruluş hak ve yükümlülükler taşır. Anayasalar kanunlar kişilere belli hak ve ödevler yüklerler.Bunların da kullanımı sırasında farkında olmasak da hukuki ilişkiler içerisinde oluruz.Hiç ‘su’ alırken hukuk gerçekleştirdiğinizi düşünmüş müydünüz ? 
Hukukun olmadığını düşünelim bir de … İnsanların birbirinin hakkını tanımadığı,güçlünün zayıfın üzerinde her türlü baskıyı yaptığı ve  herhangi bir koruma mekanizması olmayan bir toplumunGeorge Orwell’ın 1984‘ünden farkının olmayacağı muhakkaktır. Kişilerin birbiri arasında bir perde bir çizgi olacağı ve olması gerektiği gibi devlet erkinin de yatay ve dikey bakımdan sınırlarının çizilmesi ve kontrol altına alınması gerekmektedir.Thomas Hobbes ve Jean-Jacques Rousseau‘nun başını çektiği Toplum Sözleşmesi kuramının da savunduğu gibi bireylerin karşılıklı uzlaşma,bazı kurallara uymak üzerinde anlaşma ve birbirlerini şiddet,sahtekarlık veya dikkatsizlikten korumak için birleşmeleri ile oluşturdukları devletin de hukuka riayet etmesi gerekmektedir.Hukukun egemen olmadığı toplumların halleri geçmişten günümüze kadar hep hüsran olmuştur.Ya devlet bölünmüş ya da devlet adamları sürülmüştür.
“Hiç kimse onu bulandırmadığı ve ihlâl etmediği sürece hukuk, teneffüs ettiğimiz hava gibi görünmez ve tutulmaz bir şekilde etrafımızı kaplar. Hukuk ancak kaybettiğimizi anladığımız zaman değerinin farkına vardığımız sağlık gibi sezilmez bir şeydir.”  der  Pierre Calamanderi. Bu nedenle hukuk olmazsa olmazdır. Sine qua non’dur… 

7 Ağustos 2014 Perşembe

HUKUK ALANI İLE İLGİLİ BAZI İÇTİHATLAR :
1- Nüfus kaydının bulunmaması velayetin ve tedbir nafakasının düzenlenmesine engel değildir. Tarafların müşterek beyanı ile varlığı belli olan bir çocuğun sırf nüfus kaydının bulunmaması hukuki düzenlemelere engel değildir.
2- Nüfusa kayıtlı olmayan kişilere ilişkin tanık delili ile veraset ilamı tanzim edilebileceğine ilişkin HGK kararı mevcuttur.
3- Yargıtay görüş ve uygulamaları ;Türkiye"nin de taraf olduğu Avrupa Çocuk Hakları Sözleşmesine göre,kendisini ilgilendiren her konuda ve velayet konusunda çocuğun görüşüne başvurulması ve reyinin alınması gerektiği yönündedir.
4- Kardeşlerin birbirinden ayrılmaması,alıştıkları çevreden ayrılmamaları velayetin tayininde nazara alınacak esaslardandır.
5- Süresinde açılmayan karşılık davanın reddine değil,ayrılmasına karar verilmesi gerektiğine dair içtihatlar son zamanlarda verilmiştir.
6- Velayeti kendisinde olmayan çocuğunu kaçıran anne veya babanın çocuğun menfaatlerini düşünmediği,bu nedenle şahsi ilişki hakkının kaldırılabileceğine dair ;
7- Şahsi ilişki hakkının kullanılmasına mani olmanın velayet hakkının değiştirilmesine neden olacağına dair ;
8- İpotek alacaklısının resmi senetle düzenlenmiş ipoteğe dayalı ipotek hakkını BK alacağın temliki hükümlerine göre adi yazılı belge ile başkalarına devredebileceğine ve borçlunun muvafakatinin gerekmediğine dair 
9- Yeni TCK kapsamında ilk kez düzenlenen ; aile düzenine karşı suçlar başlığı altında yeralan M. 233/2 ile,hamile eşini çaresiz durumda terketmek suçunun ve m. 234 ile velayeti kendisinde olmayan çocuğunu kaçırma suçunun yer aldığı ve bu suçtan dolayı verilecek cezanın ertelenemeyeceği,paraya çevrilemeyeceğine dair
10- Eşlerden biri için ahlaki görev teşkil eden hususların diğer eş için de ahlaki görev sayılacağı ve bu kapsamda eşin ailesine,özellikle anne,baba ve kardeşlerine saygısızlık yapmanın kusur ve boşanma sebebi teşkil edeceği
“Hukukun buyrukları şunlardır: Dürüst yaşamak, başkasına zarara uğratmamak, herkesin hakkını vermek” Ulpianus
“Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hakime, hele ne iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst te tanımıyoruz. En kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar tarih boyu köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı!” Molierac

"Eğer yasalara saygı gösterilmesini istiyorsak, önce saygı gösterilecek yasalar yapmak lazımdır."

Louis D. Brandeis

   
Dünyaca Ünlü Avukat Petrocelli'nin Kaybettiği Tek DavaÜnlü bir futbolcu karısını öldürmekle suçlanıyordu.Futbolcu yakalanmıştı. Ama karısının cesedi ortada yoktu.
Duruşma Amerikan filmlerindeki gibiydi. Futbolcu sanık sandalyesinde oturuyordu. Kucak dolusu parayla tuttuğu avukatı jüriyi ikna etmeye uğraşıyordu: "Sayın jüri üyeleri, müvekkilimin suçsuz olduğuna yürekten inanıyorum. Buna az sonra sizler de inanacaksınız. Neden mi? Bakın, şimdi 1'den 10' a kadar sayacağım ve müvekkilimin öldürdüğü iddia edilen karısı bu kapıdan içeri girecek... 1, 2, 3, 4, 5, 6,7, 8, 9, 10..."

Bütün jüri kapıya döndü. Kimse girmedi içeri. Avukat bir savunma dahisiydi,öldürücü hamlesini yaptı: "Bakın, siz de kadının öldüğüne inanmıyorsunuz.Çünkü hepiniz içeri girecek diye kapıya baktınız. işte kararı buna göre vermenizi talep ediyorum." dedi.
Ama Jüri, ünlü futbolcuyu suçlu bulduğunu bildirdi ve dava bu şekilde sonuçlandı.
Mahkeme çıkışında avukat, bayan jüri başkanına yaklaştı: "10' a kadar saydığımda siz de diğer üyeler gibi kapıya bakmıştınız.Neden böyle bir karara imza attınız?"

"Doğru" dedi jüri başkanı; "Ben de dahil olmak üzere herkes kapıya baktı, ama sadece müvekkiliniz kapıya bakmıyordu; çünkü gelmeyeceğini biliyordu.
 
"Bizleri bilime ve sanata yönelten güçlü dürtülerden biri de, gündelik hayatın acı verici kalabalığından, sıkıcı monotonluğundan ve sürekli değişen kişisel istekler zincirinden kaçma isteğidir."
ALBERT EINSTEIN

"Bilimin temelinde karmaşık matematiksel şekilcilik veya ayinselleştirilmiş deneyselcilik yoktur. Aslında bilimin özünü, gücünü gerçekte neler olup bittiğini öğrenme isteğinden alan ısrarcı bir dürüstlük oluşturur."
SAUL PAUL SIRAG
"Sorun çözümü görememelerinde değil sorunu görememelerinde."
G.K CHESTERTON
"Yaşayabileceğimiz en güzel deneyimi henüz bilmiyoruz.Gizem, gerçek sanatın ve gerçek bilimin beşiğindeki esas duygudur. Bunun farkına varamayan kişi, merak edemez, şaşıramaz, ölüden bir farkı yoktur, gözlerinin önüne bir perde inmiştir."
ALBERT EINSTEIN